Nerede olsa seslenilince uzaktan duyar
Biz; her hesabın sonunda kuşkulu sayılar bulan,
Yeni elbiselerle gelip bayramın kapısında kalanlar.
Seyircisi, sahnedekilerden azdır oyunumuzun
O’nun çıkardığı yangın,
Masada tek kalmış bir dalgınlıktan başlar
Utandırır mücevherlerin
İnsana dokunduğu yerleri
Topladığı meyveleri üleştirirken avuçlara
Benim payıma gökte kızışmış taşlar düşer
-Ayakkabısının ipleri sıkmış bileklerini
Belki cephe gerisinde
savaş hazırlıkları
Ya da akşamın seçkin
davetlisi-
Ben göz ucuyla, ben üstünkörü
Ben elde kalan uğraştığı rakamlarda
Örtüyü aralayınca bizi çiçekle karşılar ölüler
Yıkılmış medeniyetler görünür sildiğim aynalardan.
O’nun kaybettiği anahtar,
Gecenin kilidini açar bana.
Bizim çeşmemizden kireç ve pas akar
Yaya yolcular,
Su içerken O’nun ırmaklarında
Şimdi, uyanır uyanmaz
Yol uğultusu, elektrik ve reklamlar
Sabah;
Bekleyerek geçiştirilen bir sancıdır otobüs duraklarında
(DİL VE EDEBİYAT DERGİSİ 90)
(DİL VE EDEBİYAT DERGİSİ 90)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder