2 Mart 2019 Cumartesi

YAYA YOLCU-I


I
Kabuktu hır çıkaran, kabuktu silah bırakan
Antlaşmayı bozan kabuktu, nöbette uyuklayan
Seni görünce kendini bıraktığı yerde bulan biz
Dersteki uğultu kabuktu
Yürürken zincir sesleri gelirdi koridordan

II

Sesleri kulaklarıma
Zincir şıngırtılarıyla gelen dünya
Dün ateş yakarken ovalarında
Şimdi telefonda donuk bir sestir insan
Yürüyen bir karaltıdır ışıksız koridorlarda
Oysa önceden
Sen ne getirdiysen
Yalnız o olurdu sofrada
Azını içip çoğunu döktük, odun çiğnedik doyduk
Gökten sofra indirilen bizdik, yemek seçen kabuktu

III

Kaç kere dikildiği artık unutulmuş söküktür kabuk
Kabuk yıkana yıkana rengi atmış bir elbise
İzmit’ten yola çıkmış yükü çürüktür
Kabuk şeriattan yanadır erenler meclisinde
İçerde, artık yalnız molalarda hatırlanan bir yemin
Şerbeti acı buldum, rengi soluk, söylenenleri yavan
Bana şeker dilinden dökülendi canım efendim

IV

Kabuk çatlayınca içeri sızan senin ışığındır
Çeşme sırasında ne beklediğimi unutturan
Bu asfalt yollardan ancak kabuk gideceği yere varır
Ben geçen kervanları sayıyorumdur Yemen’de yoksam

Hiç yorum yok: