Doldurduğum suları dökmeden
taşırım sana
Çattığım dalları ev sanıp misafirliğini beklerim
Zehrim alınıp kuyuma itildim çubuklarla
-Ganimetten bir pay, şehirdeki meczuplara-
Yürüyüşten, ayaklarımı sürüdüğüm için atıldım
Ağzımızda toprak tadı en özenilmiş sofralarda
Aynı elbiseyle geçiştirilen davetler
Yırtılıp da yenisi konmuş bir fotoğrafın
Yadırganışı var her bakmamda
En sona saklanan hediyeler henüz göz göze gelmeden verildi
İlk soruyla anlatıldı bütün akılda kalanlar
Bir kol uyuşmasıyla ovalanan korkular, iştahsızlık
Hastalıklar, izinsiz kopardığımız meyvelerle sokağımıza
girdi
-Vaktimiz
Yanlış yazılmış bir
adresi ararken
Ev sahiplerinin
terslemeleriyle geçti-
Artık, yalnız kapı dışarı edilenler anlatabilir
Apartmanların üzerine kurulduğu harabeleri
Sana miras kalan;
Unutkanlık, yakın gözlükleri, günü geçmiş merhemler
Bu tufanı da kar tatilleriyle atlatabilirsin belki
Uslu durup, ilaçlarını günü gününe içersen eğer.
(Akatalpa 193)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder