23 Ocak 2016 Cumartesi

GÜNEŞ ALAN

                        -ve Harp okulu yıllarına

- Ben kendime doğruydum, ağacım içte yeşerdi
  Alışmış gibi yürürdüm de
  Hep ruhumu silkerdi dünya
  Uyanırdım postallarım yanlış bağlanmış
  Sigaramdan vurmuş avcı
  Bir Nisan akşamı sağ ol diye bağırmadan teşekkür edip
  Omzuma düşecek yıldızı dünyadan aşağı bıraktım-

Yaz sabahları bu tarafta, erken ışımış kuşlar
İçimi senin canın işletir saatim saatine kurulu
İçerlerim uzun buluta, aklıma ne gelse terlerim
Yüzüm yaklaşırken yüzüne bizi çitlerden atlatan
Bahçeye değen sokaktaki arkadaşların sesidir

Bir tilki koşar benim yanımda, ormanında sana su arar
Çalılara iner -say ki yüzme bilmeyen bir Çingenedir-
Dizin değerdi de hallerini acemi yorardım
Sol gözümü yumup dünyayı alnından izlerdim gece
Koştular üstümüze, dizine konmuş serçeyi kaçırdılar
Düşerken, arkadaşlar bizden önce toprağa koydu ellerini

Titrer parmak, çatallaşır için, yürek yüksekte
Karışırsa yüzlerimiz ben solurum canını
Konuşmazsam dizime vur, kalkarsam kolumu çek, tabak koyma geç gelirsem
Sendelersem yakın dur, yan yana yürümektendir

Bu kan nereye, sokak kapalı, seğiriyor Eylül
Ne çok arkadaş öldürüldü, hayli yaralı var

Üryan Fanzin

22 Ocak 2016 Cuma

UZANINCA GEÇMEYEN AĞRI

Doldurduğum suları dökmeden taşırım sana
Çattığım dalları ev sanıp misafirliğini beklerim
Zehrim alınıp kuyuma itildim çubuklarla
-Ganimetten bir pay, şehirdeki meczuplara-
Yürüyüşten, ayaklarımı sürüdüğüm için atıldım

Ağzımızda toprak tadı en özenilmiş sofralarda
Aynı elbiseyle geçiştirilen davetler
Yırtılıp da yenisi konmuş bir fotoğrafın
Yadırganışı var her bakmamda
En sona saklanan hediyeler henüz göz göze gelmeden verildi
İlk soruyla anlatıldı bütün akılda kalanlar
Bir kol uyuşmasıyla ovalanan korkular, iştahsızlık
Hastalıklar, izinsiz kopardığımız meyvelerle sokağımıza girdi

-Vaktimiz
 Yanlış yazılmış bir adresi ararken
 Ev sahiplerinin terslemeleriyle geçti-

Artık, yalnız kapı dışarı edilenler anlatabilir 
Apartmanların üzerine kurulduğu harabeleri
Sana miras kalan;
Unutkanlık, yakın gözlükleri, günü geçmiş merhemler
Bu tufanı da kar tatilleriyle atlatabilirsin belki
Uslu durup, ilaçlarını günü gününe içersen eğer.

(Akatalpa 193)

SARI IŞIK



                                                    Yatılı okul hatıralarına
                                                    Gece ranzalarda beraber boy atanlara

-Sonu gelmez, mutluluğun birdendir senin
 İçinden çiçeklerini bükerek geçer zaman
 Umut; yüreğine dar yollardan gelir-

Kime desem, konuşmayı yeni öğrenmiş çocuklar
Bilmediği yola çıkan yolcular yüzlerinde
Zili çalsam açarlardı da ben kendi kapımı zorladım hep
Üst katından ranzamın, eve dönerdim uyuyunca arkadaşlar
İlkin bir uzun yolculuktaydı çıktı sakallarım

Başka sorular sorarlardı, gözlüklü ve dağınıktılar
Konuşması gereğinden kibar, apar topar atılmış yurtlardan
Kim kısık sesle konuşursa, onlardan konuşurmuş
Kim elinde kağıtlarla gelirse, ceza haberleri
İsim listelerinde ilk ayağa kaldırılacak
İlk göze batan fotoğraftılar okul yıllıklarında

Nerede bir otobüs kalksa bir şeyi götürür artık benden
Bir adam yaklaşır, konuşmadan çakmağımı ister
Kağıtlar toplanırdı biz yazmaya başladığımızda
Uykumuz yoktu henüz, kapattılar ışıkları
Başımı kaldırsam dünyadan, gözüm sızardı nerelere
Bıraksam, hep kötü şeyler düşünmek gelirdi içimden

Bilmediği yola çıkan yolcular varmış yüzlerinde
Ziyaret saatlerinde yol yorgunu babaları
Her evde, arka odalarda
Uyuyakalan misafir çocuklarmış

(Sinek Kağıdı Fanzin)