2 Mart 2019 Cumartesi

YAYA YOLCU-II


                         Reşad Halife’ye…          
                         Köpük, kaybolup gider; ancak insanlara yarar veren ise yerde kalır.*

I

Köpüktü tarla yakan, köpüktü peçe yırtan
İşmar eden köpüktü, duvarlara ağlayan
Çölde uyuduğum zaman yüzümde biriken kumlar
Bahçe lambası yanınca suskunlaşan dünya
Çarşaflar katlanırken kapı çaldığında
Yatıya gelen hüzün köpüktü

II

Dünya kovandı uğuldadım
Beşe aldığımı üçe sattım
Halk pazar kurmuş
Ben arifler dükkânı sandım
Ay oldum dolandım ışıklar kapanınca
Gece hışırdayan çalılar
Patikalardan kollarımı kanatarak yürürdü
Hafifledikçe terazide ağır basan bizdik
Tartıda hile yapan köpüktü

III

Köpük tutukluk yapan bir silahtır Yemen Çölü’nde
Dernek’te can sıkıntısı, mevzuatta değişiklik, kilerde toz
Köpük kötü çıkmış sonbahar fotoğraflarıdır yüzümde
Yıldırımın düştüğü yerde, içerde
Kardaki izleri takip edenler
İzbelerde üşür bulurdu seni
İç çeken köpüktü
İncil’in mezmurlar bölümünde


IV

Köpük kendini attı geriye su kaldı
Güneşlere serildin mi
Atın evimin yolunu kendi başına bulmuş
Açıklarda vuruldun mu


*Rad Suresi, 17. Ayet.


YAYA YOLCU-I


I
Kabuktu hır çıkaran, kabuktu silah bırakan
Antlaşmayı bozan kabuktu, nöbette uyuklayan
Seni görünce kendini bıraktığı yerde bulan biz
Dersteki uğultu kabuktu
Yürürken zincir sesleri gelirdi koridordan

II

Sesleri kulaklarıma
Zincir şıngırtılarıyla gelen dünya
Dün ateş yakarken ovalarında
Şimdi telefonda donuk bir sestir insan
Yürüyen bir karaltıdır ışıksız koridorlarda
Oysa önceden
Sen ne getirdiysen
Yalnız o olurdu sofrada
Azını içip çoğunu döktük, odun çiğnedik doyduk
Gökten sofra indirilen bizdik, yemek seçen kabuktu

III

Kaç kere dikildiği artık unutulmuş söküktür kabuk
Kabuk yıkana yıkana rengi atmış bir elbise
İzmit’ten yola çıkmış yükü çürüktür
Kabuk şeriattan yanadır erenler meclisinde
İçerde, artık yalnız molalarda hatırlanan bir yemin
Şerbeti acı buldum, rengi soluk, söylenenleri yavan
Bana şeker dilinden dökülendi canım efendim

IV

Kabuk çatlayınca içeri sızan senin ışığındır
Çeşme sırasında ne beklediğimi unutturan
Bu asfalt yollardan ancak kabuk gideceği yere varır
Ben geçen kervanları sayıyorumdur Yemen’de yoksam