29 Ağustos 2016 Pazartesi

ULAK

Okulunu değiştirmiş çocuklar senden sonra
Kızlar, korktukları yerlere erkeklerle gitmişler

Falcılar saklamış bildiklerini
Eve erken dönerdin dışarıda yanıldığından
Aydınlık yüzlerin olanımızı çoğaltırdı
Bereket bulduk mutsuzluğunda
Sayılmamış yıldızlardı bir gece gökyüzünden caydığın
Zamanı bilenlerin uğursuzluğuymuş geç kalman

Nerede olduğumu kaçırdığım duraklardan anladım
Gençliğim, ışıklarını kapatıp da geçerdi içimden
Bana, uzaklarda adres sorduran yabancılara
Bakınca dünyada başıboş kalmam
Mutluymuş gibi sokağa ayakkabılar giyip çıkardın
Tok gelirdin dışarıdan saçına yorgunluklar kondurup
Evden uzaklaştıkça çocukların içine düşen kuşku
Ne çabuk büyüdü sorusu annelere
Asfalt biterdi sende, dağ yollarına başlardım

Dünyanın haline sapa kalır içinden geçenler
Adını saklardı çiçeklerin güzelliklerinden utanıp
Anladığın dilde oku, oku ki sorular sorayım
Alameti beklenen günün, iyi hayaletlerin arkadaşı
Yangın çıkarmayacak unutkanlıklardan bize hayır yok

Akatalpa 174

KARŞILIK

Bakınıyordu bahçe bahçe
Yüzünde akşamüstü turuncusu
Ellerindeki bu çocuk kokusu
Beni ona çağırdı

Ben de
Eskimesin diye tuttuğu çiçek
Topladım bütün yazları
Avucuna koydum

15 Ağustos 2016 Pazartesi

TÖREN KIYAFETİYLE PROVA

-Artıktır dünya bize
  Saat yanımızda işlemez
  Lambaların oyunu karanlığımız kadardır
  Yıldızlar dilimizi bilmez-

Senin soluduğun karanlık buğulandırır akşamı
Sen gözden kaybolunca hatırlanır kuytular
Elimde yerden aldığım bir dal
Geçecek yolcuları bekler, ırmak kenarlarında oyalanırım
Çatında tıkırtılarla yürür gökyüzü
Benim için, hastane kantinlerinde sıraya girmiştir korkular.

Sana atılan taşlarla yükselir şehrimizin surları
Senin kovulduğun kapılardan inilir sığınaklara
Sabahın mahmurluğuyla görmezden gelinir savaş,
Akşamları, soğuk selamlaşmalar lojmanlarda.
Mağaraların serinliğinden
Ceplerinde ısınmış taşlarla dönebilir insan
Umutsa hepten kaybedilebilir, bir evrak alışverişi sırasında.

Senin yükünle hafifledi sırtımda taş, omzumda çanta
Takasa girmeden döndüm bu kuşkulu ticaretten
Sen de, bembeyaz elbisenle çatlatıp vitrinlerimizi
Lambasız şehrinle, ışıklarımızın foyasını ortaya çıkarma.

-Benden duymuş olma
 Dünya renklendikçe gözümün karardığını
 Sofrada, karşıma oturmuşken beklenen misafir

 Beni, ırmak kenarlarında, kendi kendime konuşturma.

(Lacivert Öykü ve Şiir Dergisi 70)