1 Ağustos 2024 Perşembe

AYNI SUDA YUNDUĞUMUZ

 Anne bir kardeş olduğumuzu hatırla
Saçlarını taratmak için sırtını döndüğünde bana
 
Ben çıkıp dut ağacını silkelerdim
Sen masayı silerdin, temizlenirdi dünya
 
Gözünün daldığı yerden
Sana bakan bendim
Elim boş geldimse de
Sen aynı suda yunduğumuzu unutma
 
Bilmem selamımı aldın mı
Soramam, yadırgadın mı yerini
Süleyman değilim ki konuşayım kuşlarla
 
Zincir bileğini sıkınca
Yüzü asılmış rüzgârın
Yıkılmış dükkân
İçinde senin pazarlığın yapıldığında
İlkin hoş tutmuşlarsa da seni
İçlerine sinmemiş konukluğun
Kadıya şikâyet olmuş dolunay zamanı durgunluğun
Yaktığın ateşi izlerken ovada
 
İlk, kılıç şıngırtıları gelir kulaklarına
Dalı yontarken dalgın
Ya da bir vazoyu sessiz boyasan da
Suyunu günlük verdiğin çiçekler
Yerden taş toplayarak gelir sana
 
Şimdi, düşersen aklıma ilk kuyuya bakmak gelir
Yaktığın ateşin çıtırtısı
Karışır yıldızlara
Sen, anne bir kardeş olduğumuzu hatırla
Pazara götürürlerken zincir sıkarsa bileğini
Avcunda sıkı tut uğur getiren kolyeni
Ve saçların kesilirken ağlama

Hiç yorum yok: